6 Şubat Depremleri: Türkiyenin Acı Gerçeği
6 Şubat 2023 tarihinde, Türkiye'nin güneydoğusunda Kahramanmaraş ve Elbistan merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Bu depremler, 10 ilde büyük bir yıkıma yol açarak, binlerce can kaybına ve yaralanmaya sebep oldu. Depremlerin ardından başlatılan arama kurtarma çalışmaları, günlerce aralıksız devam etti.
Depremlerin yol açtığı tahribatın boyutu oldukça büyüktü. 50 binden fazla insan hayatını kaybetti. Birçok insan yaralandı. On binlerce bina yıkıldı veya hasar gördü. Altyapı tesisleri büyük zarar gördü. Elektrik, su ve doğalgaz gibi temel ihtiyaçların kesilmesi, bölgedeki yaşamı daha da zorlaştırdı.
Depremlerin ardından devlet ve sivil toplum kuruluşları tarafından yardım çalışmaları başlatıldı. Arama kurtarma çalışmaları tamamlandıktan sonra, enkaz kaldırma ve yeniden inşa çalışmaları başladı.
Depremler, Türkiye'nin deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Deprem kuşağında yer alan Türkiye, her zaman deprem riski altındadır. Bu nedenle, depreme dayanıklı binalar inşa etmek, mevcut yapı stoğunu güçlendirmek ve halkı depreme karşı bilinçlendirmek son derece önemlidir.
Depremlerin ardından alınması gereken birçok ders olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Deprem yönetmeliklerinin gözden geçirilmesi, binaların denetlenmesi, yapısal onarım ve güçlendirmeye önem verilmesi ve deprem eğitiminin yaygınlaştırılması gibi konularda çalışmalar yapılması gerektiği anlaşıldı.
Yapıların hasar alma biçimleri incelendiğinde Tasarım hataları ve kesit yetersizlikleri, zemin durumu, malzeme kalitesizliği, korozyon, binaların uzman ve yetkin kişiler tarafından yapılmaması, denetlemelerin yetersizliği, bitişik nizamlarda çekiçleme etkisi, çerçeve sistemlerde ve diğer çerçeveli taşıyıcı sistemlerde perde kolonların adet/ebat/yön açısından eksiklikleri, bodrum katların olmaması, asmolen tipi döşeme sisteminin kullanılması (TBDY 2018 yönetmeliğinde revizyona uğrasa da yetkin mühendisler bir an önce bu döşeme sisteminin kaldırılmasından yana görüş belirtmektedirler), asma katların yüksekliği, yumuşak kat etkisi, kısa kolon etkisi, güçlü kiriş zayıf kolon etkisi, yapıların sünek olmaması, kesme etkileri, kaçak yapılar, kaçak oteller, kaçak işletmeler, kolonları kesilen binalar, takipsizlik veren savcılar gibi yapısal ve ahlaki birçok sebep sayılabilir.
Aslında inanılmaz zemin, çevre ve doğa koşulları olsa da iyi analizler yapılarak üretilen mühendislik yapıları 500 yıl ayakta kalabilirler. Mimar/mühendisimiz Mimar Sinan’ın eserleri buna en iyi örneklerdir. Bir diğer örnek ise Japonya Osaka Körfezi’ndeki Kansai Havalimanıdır. Lütfen Kansai Havalimanı’nın yapılış öyküsünü, zorlukları, çözümleri, problemleri, yapılan müdahaleleri, ders niteliğinde birbirimize aktaralım.
6 Şubat depremleri, Türkiye'nin unutulmaz bir acısı olarak hafızalara kazınacaktır. Bu acıyı tekrar yaşamamak için depreme karşı bilinçli ve tedbirli olmak şarttır.
Neler Yapabiliriz?
Depreme karşı hazırlık olarak binalarda yapabileceğimiz birçok çalışma var. Bunları genel olarak üç kategoriye ayırabiliriz:
1. Bina Güçlendirme:
Yapılarda performans iyileştirmede/yükseltmede genelde ‘güçlendirme’ sözcüğü dayanımı temsil edecek şekilde yaygın bir biçimde kullanılmakla birlikte, ‘sağlamlaştırma’, ‘kuvvetlendirme’ vb terimlere de rastlanmaktadır. Gerçekte, mevcut yapıda var olan bir ya da birden çok davranış özelliğinin (dayanım, rijitlik, süneklik/düktilite) bir ya da birden fazla teknikle iyileştirilmesi, gelecekteki beklenen etkilere göre performansın arttırılması hedeflenmektedir. Onarım, özgün tasarımda öngörülen düzeye ulaşmayı gözetirken güçlendirme, özgün tasarımın üzerindeki bir performansa/kapasiteye odaklanmaktadır. Olağan dönemlerde güçlendirme uygulamalarının sayısı fazla değilken, özellikle yıkıcı bir deprem sonrasında bu gereksinim katlanarak artmaktadır. Çoğu zaman ise daha deprem etkilerine bile gerek kalmaksızın yapı elemanlarının zamana bağlı bozulması sonucu ortaya çıkan güç kayıplarının giderilmesi amacıyla onarım ya da güçlendirme gereksinimi ortaya çıkmaktadır. İstanbul gibi mega kentlerde, betonarme yapılarda gözlenen en büyük sorunun çelik donatı korozyonu olduğu bilinmekte, yalnızca bu nedenle bile yapıların güvenlik düzeylerinin özgün tasarımda öngörülen düzeylerin oldukça altına düştüğü görülmektedir. İleri düzeydeki korozyon oluşumu sonrasında düşey yüklerde bile göçmelere rastlanmaktadır.
Güçlendirme yöntemleri konvansiyonel ve inovatif/yenilikçi olarak ikiye ayrılmaktadır. Bunun yanında, eleman ve sistem güçlendirmesi de diğer bir ayırım şeklidir [7,8]. Türkiye’de betonarme yapılarda sıklıkla uygulanan konvansiyonel sistemlerdir. Bunlara ek olarak özellikle 2000’li yılların başından itibaren yenilikçi yöntemlere de sektörde şans verilmiştir. Güçlendirmede tasarım ilkelerine Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY-2018) kapsamında Bölüm 15’te yer verilmiş, gerekli kurallar açıklanmıştır.
Betonarme mantolama: Bu yöntemde, binanın kolon ve kirişlerine betonarme bir kaplama eklenir. Bu, binanın taşıma kapasitesini artırır ve depreme karşı daha dayanıklı hale getirir.
Çelik mantolama: Bu yöntemde, binanın kolon ve kirişlerine çelik profiller eklenir. Bu da binanın rijitliğini ve dayanıklılığını artırır.
Karbon fiber takviyesi: Karbon fiber, çelikten daha sağlam ve hafif bir malzemedir. Bu nedenle, binanın kolon ve kirişlerine karbon fiber takviyesi yapmak da depreme karşı dayanıklılığını artırır. Diğer güçlendirme yöntemlerine göre avantajları fazladır.
• Kolay şekil alır.
• Hafiftir, yapıya yük getirmez.
• Kolay ve hızlı uygulanabilir.
• Yüksek yapısal dayanım sağlar.
• Alandan ve zamandan tasarruf sağlar.
Yapıya perde ilave edilmesi: Betonarme perde, binanın taşıyıcı sistemine entegre edilmiş bir duvar veya çerçevedir. Deprem sırasında binaya etkiyen yatay kuvvetleri dağıtarak binanın hasar görme riskini azaltır.
2. Bina İçerisindeki Eşyaların Sabitlenmesi:
Duvarlara monte edilmiş dolaplar, raflar ve diğer eşyaların sabitlenmesi önemlidir. Deprem sırasında bu eşyalar devrilerek can ve mal kaybına neden olabilir.
3. Acil Durum Planı Oluşturma:
Deprem sırasında ne yapılacağına dair bir acil durum planı oluşturmak önemlidir. Bu planda, aile üyelerinin toplanacağı bir yer belirlenmeli ve acil durum ekipmanlarının (ilk yardım çantası, yangın söndürücü vb.) yeri belirtilmelidir. Deprem anında ve sonrasında yapılması gerekenler hakkında aile üyeleri bilgilendirilmelidir.